Buğra Gökçe'den Şok İtiraf: 7 Aydır Ağır Tecritteyim!
Gündem

Buğra Gökçe'den Şok İtiraf: 7 Aydır Ağır Tecritteyim!


16 October 20255 dk okuma59 görüntülenmeSon güncelleme: 07 December 2025

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) soruşturması kapsamında 7 aydır tutuklu bulunan İPA Başkanı Buğra Gökçe, cezaevinden gönderdiği mektupta yaşadığı zorlu koşulları kamuoyuyla paylaştı. Gökçe, tek kişilik hücrede tutulduğunu ve avukat görüşleri dışında insanlarla iletişim kurmasının yasak olduğunu belirterek, yaşadığı durumu "ağır tecrit" olarak nitelendirdi.

Cezaevi Günleri: Tecrit ve Yalnızlık

Buğra Gökçe'nin mektubunda yer alan ifadeler, Türkiye'deki cezaevi koşullarının ne denli zorlu olabileceğine dair önemli bir örnek teşkil ediyor. Gökçe, avukat ve milletvekili ziyaretleri dışında herhangi bir insanla sohbet etme imkanı bulamadığını vurgulayarak, yaşadığı yalnızlığın ve tecridin psikolojik etkilerine dikkat çekti. Cezaevindeki bu durum, tutuklu ve hükümlülerin temel haklarının ne kadar kısıtlandığı sorusunu da beraberinde getiriyor.

Hukuki Süreç ve İddialar

Buğra Gökçe'nin tutukluluğuna sebep olan İBB soruşturması, kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı. Soruşturmanın içeriği ve dayanakları hakkında çeşitli iddialar ortaya atılırken, Gökçe'nin tutukluluk halinin devam etmesi, hukuki sürecin şeffaflığı ve adil yargılanma hakkı konularında tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bu süreçte, Gökçe'nin avukatları, müvekkillerinin serbest bırakılması için hukuki mücadelelerini sürdürüyor.

Tecritin Psikolojik Etkileri

Tek kişilik hücrede uzun süre kalmak, bireyler üzerinde ciddi psikolojik etkilere yol açabilir. Uzmanlar, tecridin depresyon, anksiyete, halüsinasyonlar ve sosyal uyumsuzluk gibi sorunlara neden olabileceğini belirtiyorlar. Bu nedenle, cezaevi koşullarının insan onuruna yakışır bir şekilde düzenlenmesi ve tutuklu ve hükümlülerin psikolojik sağlığının korunması büyük önem taşıyor.

  • Yetersiz sosyal etkileşim
  • Duyusal yoksunluk
  • Kimlik kaybı
  • Umutsuzluk ve çaresizlik

Buğra Gökçe'nin yaşadığı bu durum, cezaevlerindeki koşulların iyileştirilmesi ve tutuklu haklarının korunması gerektiği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Umuyoruz ki, yetkililer bu tür sorunlara duyarlılık göstererek, cezaevlerinde insan onuruna yakışır bir ortamın sağlanması için gerekli adımları atarlar.