Uğur Canbolat'ın "Teber ve Muteber" başlıklı köşe yazısı, okuyucuyu zahiri dünyanın ötesine, manevi bir yolculuğa davet ediyor. Yazar, Teber ve Muteber kavramları üzerinden derin anlamlar yükleyerek, itibarın ve manevi teberin önemini vurguluyor. Yazıda, dervişlerin seyahatlerindeki teberin sembolik anlamı ve günümüz insanının iç dünyasındaki teber ihtiyacı çarpıcı bir şekilde ele alınıyor.

Teber ve Muteber: Görünüşün Ötesindeki Anlam

Canbolat, yazısına "HIRPANİ kıyafetler içindeydi" diyerek başlıyor ve okuyucuyu ilk bakışta yanıltan bir karakterle tanıştırıyor. Bu karakter, gündelik dertlerden uzak, kendine özgü bir âleme sahip. Yazar, bu karakter üzerinden, dış görünüşün ve yüzeysel kaygıların ötesinde bir dünyanın varlığına işaret ediyor.

Yazar, "Bizce muteber olanlar onun âleminde gölge kadar bile yer kaplamaz" diyerek, değer yargılarımızın göreceliğini ve her insanın kendine özgü bir iç dünyası olduğunu vurguluyor. Bu durum, okuyucuyu kendi değerlerini sorgulamaya ve daha derin anlamlar aramaya teşvik ediyor.

Yazarın anlatımındaki akıcılık ve derinlik, okuyucuyu yazının içine çekiyor ve farklı bir bakış açısı sunuyor. Canbolat, "Hiç ilgi duymadığınız, iç dünyanızda yer ayırmadığınızı sandığınız bir meseleyi ondan dinlemeye başladığınızda anında alabora oluyorsunuz" diyerek, Teber'in dinleyenleri nasıl etkilediğini anlatıyor. Bu etki, dinleyicilerin hiç düşünmedikleri konulara odaklanmalarını sağlıyor.

Manevi Yolculukta Teberin Önemi

Yazıda, Teber'in ne anlama geldiği detaylı bir şekilde açıklanıyor. "Tiğteber" kelimesinin Farsça'da "çulsuz" anlamına geldiği ve varlıktan azade oluşu simgelediği belirtiliyor. Ancak, Teber'in asıl önemi, manevi anlamında yatıyor. Yazar, Teber'i "cihatta düşmanı haklamak için kullanılan mızrak ve kılıç benzeri kesici ve delici aletlerin uç kısmı" olarak tanımlıyor ve dervişler için nefse karşı yapılan cihadı temsil ettiğini ifade ediyor.

• Teber, dervişlerin seyahatlerinde yanlarında taşıdıkları bir araçtır.
• Askerler için düşmana karşı gücü simgelerken, dervişler için nefse karşı cihadı temsil eder.
• Gönlün önündeki nefs çalılarını temizlemek için kullanılır.

Canbolat, "Dört duvar canını canilerden koruyabilirdi ama itibar ettiklerini manevi teberle muhafaza ederek ancak muteber olmak ve kalmak mümkündü" diyerek, manevi teberin itibarın korunmasındaki rolüne dikkat çekiyor. Bu ifade, okuyucuyu kendi iç dünyasına dönmeye ve manevi değerlerini korumaya teşvik ediyor.

Günümüz İnsanının Teber İhtiyacı

Yazar, günümüz insanının da manevi bir tebere ihtiyacı olduğunu vurguluyor. "Peki, manevi yolculuktaki yol kesicileri, itibar zedeleyicileri, haramı helal veya mübah gösteren hokkabazları hangi teberle bertaraf edebileceğiz?" sorusuyla, okuyucuyu kendi teberini bileyip hazır tutmaya çağırıyor. Bu çağrı, günümüz dünyasındaki ahlaki ve manevi sorunlara karşı bir duruş sergilemeyi amaçlıyor.

Canbolat, yazısını şu sözlerle tamamlıyor: "Teberi; nefsimizin, manevi iç kurtlarımızın ve haya yırtıcılarının boynuna vurmadan itibar kazanamayacağız. Muteber olamayacağız." Bu sözler, okuyucuyu kendi iç dünyasıyla yüzleşmeye ve nefsini terbiye etmeye teşvik ediyor. Ancak bu şekilde, gerçek itibara ve muteber olmaya ulaşılabileceğini vurguluyor. Yazar, okuyucuyu "Hay Hak" diyerek şeytan ve şeytanlıklara karşı mücadeleye çağırarak yazısını sonlandırıyor.

Uğur Canbolat'ın "Teber ve Muteber" adlı yazısı, sadece bir köşe yazısı olmanın ötesinde, okuyucuyu derin düşüncelere sevk eden ve manevi bir yolculuğa çıkaran bir eser niteliği taşıyor. Yazarın akıcı üslubu ve derin anlamlar yüklediği kavramlar, okuyucunun iç dünyasında yankı uyandırıyor ve onu kendi değerlerini sorgulamaya teşvik ediyor. Yazı, günümüz insanının manevi teber ihtiyacını vurgulayarak, okuyucuyu nefsine karşı mücadeleye ve gerçek itibara ulaşmaya çağırıyor.