Osmanlı Sultanı 5’inci Murad’ın torunu, gazeteci ve yazar Kenize Murad, Fransa’nın en yüksek nişanı olan ‘Legion d’honneur’ madalyası ile ödüllendirildi. Ödül töreni öncesinde Hürriyet'e konuşan Murad, ödülü almaktan duyduğu gururu dile getirdi. Ancak, son dönemde Türk basınında çıkan "1970’lerde CIA ajanı olarak çalıştığına" dair haberlerden duyduğu rahatsızlığı da dile getirerek bu iddialara açıklık getirdi.
CIA İddiaları Nereden Çıktı?
CIA'in Kenize Murad’ı işe alma girişimiyle ilgili bilgiler, geçtiğimiz ay The Sunday Times gazetesinde yayınlanan bir soruşturma ile gündeme geldi. Soruşturma, 1977 Aralık ayında Kahire havaalanı yakınlarında sırtından vurulmuş halde ölü bulunan dış haberler muhabiri David Holden’ın ölümüne ilişkin yürütülüyordu. Peter Gillman ve Emanuele Midolo’nun yazdığı “Murder in Cairo: Solving a Cold War Spy Mystery” (Kahire’de Cinayet: Soğuk Savaş’a Ait Bir Casusluk Gizemini Çözmek) adlı kitapta, Holden ile görüşen son gazetecilerden birinin Kenize Murad olduğu belirtiliyor. Kitapta ayrıca CIA’nın 1973 yılında Murad’a teklifte bulunduğu ancak Murad’ın bu teklifi reddettiği ifade ediliyor.
İddialara göre, Aralık 1977’de Mısır ile İsrail arasındaki barış görüşmeleri için Kahire’ye giderken öldürülen Holden, hem CIA hem de KGB için çalışıyordu. Kitapta yer alan gizli CIA notlarına göre, Kenize Murad’a 1973 sonbaharında Paris’te "Çinli diplomatlar ve Yakın Doğu hedefleri" hakkında casusluk yapması için teklif götürüldüğü ancak Murad'ın bu teklifi reddettiği belirtiliyor.
Kenize Murad'dan Net Cevap
Kenize Murad, bu iddialara kesin bir dille yanıt vererek CIA ajanı olarak çalışmadığını vurguladı. Murad, kendisine yapılan teklifi reddettiğini ve gazetecilik kariyerine odaklandığını belirtti. Bu açıklamasıyla, hakkındaki spekülasyonlara son noktayı koymak istediğini ifade etti.
Bu iddialar ve Kenize Murad'ın açıklaması, uluslararası ilişkiler ve istihbarat dünyasına dair merak uyandıran bir perdeyi aralıyor. Soğuk Savaş döneminde gazetecilerin ve aydınların istihbarat örgütleri ile olan ilişkileri, hala tartışma konusu olmaya devam ediyor. Bu olay, geçmişte yaşananların gün yüzüne çıkması ve tarihin yeniden değerlendirilmesi açısından önemli bir örnek teşkil ediyor.
Kenize Murad'ın bu açıklamaları, hem kendi geçmişine ışık tutuyor hem de Soğuk Savaş döneminin karmaşık ilişkilerini gözler önüne seriyor. Gazetecilik ve istihbarat arasındaki ince çizgi, bu olayla bir kez daha sorgulanıyor.