Hapishanelerde İnsanlık Dışı Uygulamalar Son Bulsun! ÖHD ve TUHADFED'den Çağrı
Gündem

Hapishanelerde İnsanlık Dışı Uygulamalar Son Bulsun! ÖHD ve TUHADFED'den Çağrı


07 May 20255 dk okuma21 görüntülenmeSon güncelleme: 25 August 2025

Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) ve Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuk Dayanışma Dernekleri Federasyonu (TUHAD-FED),hapishanelerdeki insanlık dışı uygulamalara dikkat çekmek amacıyla ortak bir basın açıklaması yaptı. Açıklamada, hasta tutukluların durumu ve şartlı tahliyelerin keyfi olarak engellenmesi gibi önemli konulara değinilerek, yetkililere acil çözüm çağrısında bulunuldu.

Hapishanelerdeki Hak İhlalleri Giderek Artıyor

ÖHD Ankara Şube Üyesi Avukat Sidal Bayrak, yaptığı açıklamada, Türkiye'deki hapishanelerde uygulanan ağır tecrit, keyfi infaz uygulamaları ve hasta mahpusların sağlığa erişim haklarının ihlalinin, insan haklarına dayalı hukuk devletinin temel ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı. Bayrak, "Hukukun üstünlüğünün ve insan onurunun sistematik biçimde ihlal edildiği bu koşullarda, adalet sistemi büyük bir meşruiyet krizindedir," dedi.

Avukat Bayrak, Adli Tıp Kurumu'nun (ATK) yapısı itibarıyla tarafsız ve bağımsız karar vermeye elverişli olmadığını, bürokratik işleyişi nedeniyle hasta mahpuslara aylarca zaman kaybettirdiğini belirtti. Bu durumun, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında tanımlandığı üzere, işkence veya insanlık dışı muamele olarak değerlendirildiğini ifade etti.

  • Hasta mahpuslara ilişkin mevzuatta hiçbir değişiklik yapılmaması,
  • Hasta mahpusların cezasının tehirine ilişkin süreçte ayrımcılık yapılması,
  • Hasta mahpusların uygun ve yeterli tedavi olanaklarına sahip olmaması,
  • Tedavi süreçlerinin ayrı bir cezaya dönüşmesi, idarenin ve Bakanlıkların sorumluluklarını yok sayamayacağı bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

İnfaz Süreleri Keyfi Uygulamalarla Uzatılıyor

Açıklamada, infazı dolmuş olmasına rağmen hapishane idarelerinin veya İdare ve Gözlem Kurulları'nın keyfi kararlarıyla tahliye edilmeyerek özgürlüklerinden alıkonulan mahpusların durumuna da dikkat çekildi. Toplam 46 mahpusun şartlı tahliyesinin engellendiği belirtilirken, Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi'nde tüm kadın mahpusların kurul kararlarının 'pişmanlık' dayatması nedeniyle olumsuz sonuçlandığı ve hiçbir kadın mahpusun şartlı tahliye gününde özgürlüğüne kavuşamadığı vurgulandı.

İnfaz sürelerinin belirsizleşmesinin, hem özgürlük ve güvenlik hakkının hem de adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geldiği belirtilerek, "Kuralsız ve keyfi şekilde uygulanan infaz politikaları, devletin cezalandırma gücünü sınırsız bir şekilde kullanmasına olanak tanımakta, bu da temel hak ve özgürlüklerin açıkça gasp edilmesi anlamına gelmektedir," denildi.

Çözüm Çağrısı ve Beklentiler

ÖHD ve TUHADFED, yetkililere şu çağrılarda bulundu:

  • Türkiye hapishanelerinde bulunan hasta mahpusların tedaviye erişimlerinin önündeki engeller kaldırılmalı, ağır hasta mahpuslar infaz erteleme talepleri kabul edilerek, derhal tahliye edilmelidir.
  • Adli Tıp Kurumu'nun tek otorite olması uygulamasına son verilmeli, bilimsel ve tarafsız kurulların görüşleri esas alınmalıdır.
  • İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi uygulamalarına derhal son verilmelidir.
  • Sayın Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecrit uygulaması kaldırılmalı ve toplumsal barışa katkı sunabileceği koşullar yaratılmalıdır.

Açıklamanın sonunda, "Bugün Türkiye'de barışçıl çözüm yollarının önünü açmak, toplumun tüm kesimlerinin eşit yurttaşlık temelinde bir arada yaşamasını sağlamak ve hukukun üstünlüğünü yeniden inşa etmek için, başta hapishaneler olmak üzere tüm devlet kurumlarında insan haklarına saygılı bir reform süreci başlatılmalıdır. Hapishanelerde uygulanan ayrımcı ve keyfi uygulamalara derhal son verilmelidir," ifadelerine yer verildi.

Hapishanelerdeki insan hakları ihlallerine dikkat çeken bu ortak açıklama, hasta tutukluların ve şartlı tahliyeleri engellenen mahpusların yaşadığı zorlukları bir kez daha gözler önüne serdi. Yetkililerin bu çağrıya kulak vererek, gerekli adımları atması ve insan haklarına saygılı bir hukuk devleti ilkesini yeniden tesis etmesi bekleniyor.