İran ile ABD arasındaki nükleer müzakereler, uzun bir süredir devam eden gerginliğin ortasında yeniden alevleniyor. Taraflar, 15 Haziran'da Umman'ın başkenti Maskat'ta bir araya gelerek, nükleer anlaşmazlığı çözmek için bir kez daha masaya oturacak. Bu kritik görüşme, bölgedeki istikrar ve küresel güvenlik açısından büyük önem taşıyor.

Nükleer Müzakerelerde Yeni Umut Işığı mı?

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi'nin açıklamasına göre, "İran-ABD dolaylı görüşmelerinin bir sonraki turu gelecek pazar günü Maskat'ta gerçekleştirilecek." Bu açıklama, uzun süredir çıkmaza giren müzakereler için bir umut ışığı olarak değerlendiriliyor. Ancak, taraflar arasındaki derin anlaşmazlıkların aşılması kolay olmayacak gibi görünüyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından 12 Haziran'da görüşmelerin başlayacağını duyurması, sürece olan ilgiyi artırmıştı. Ancak, görüşmelerin 15 Haziran'a ertelenmesi, bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

Müzakerelerin geçmiş turlarında taraflar, Maskat ve Roma'da bir araya gelmişlerdi. Ancak, bu görüşmelerde de somut bir ilerleme sağlanamamıştı. Özellikle Tahran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetleri, iki ülke arasındaki temel anlaşmazlık noktası olmaya devam ediyor.

Tarafların Talepleri ve Beklentileri

İran, nükleer programını atom bombası üretmesini engelleyecek şekilde kısıtlama karşılığında, kendisine uygulanan yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Bu, İran'ın müzakerelerdeki en önemli talebi olarak öne çıkıyor.

ABD ise, İran'a uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin tamamen durdurulmasını içeren bir anlaşma teklifi sunmuş durumda. Ancak, İran bu teklifi "kırmızı çizgilerini" aştığı gerekçesiyle reddediyor ve kendi teklifini içeren bir yanıt hazırladığını belirtiyor.

Müzakerelerin seyrini etkileyebilecek diğer faktörler ise şunlar:

• Bölgedeki siyasi gelişmeler
• Uluslararası kamuoyunun baskısı
• Ekonomik yaptırımların etkisi

Görüşmelerden Ne Beklenmeli?

Umman'da yapılacak olan görüşmelerin, taraflar arasındaki buzları eritip eritmeyeceği merakla bekleniyor. Ancak, uzmanlar, müzakerelerin zorlu geçeceği ve kısa sürede bir çözüme ulaşılmasının zor olduğu görüşünde. İran'ın nükleer programı ve ABD'nin yaptırımları gibi hassas konuların masada olması, süreci daha da karmaşık hale getiriyor.

Sonuç olarak, İran ile ABD arasındaki nükleer görüşmelerin geleceği belirsizliğini koruyor. Ancak, tarafların diyalog yolunu seçmesi ve müzakerelere devam etmesi, bölgedeki istikrar ve küresel güvenlik açısından önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.