Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi'nin, Orta Doğu'da dengeleri değiştirecek bir hamle yapmaya hazırlandığı iddia ediliyor. Arap basınında yer alan haberlere göre Mısır, NATO modelini örnek alarak ortak bir Arap askeri gücü kurma fikri üzerinde çalışıyor. Bu girişimin, yarın yapılması planlanan Arap zirvesinde ele alınması bekleniyor. Bu beklenmedik hamle bölgede büyük yankı uyandırdı.

"Arap NATO'su" Nedir?

"Arap NATO'su" olarak adlandırılan bu oluşumun, bölgedeki güvenlik sorunlarına karşı ortak bir savunma mekanizması oluşturmayı amaçladığı belirtiliyor. Mısır'ın öncülüğünde kurulması planlanan bu askeri gücün, hangi ülkeleri kapsayacağı ve nasıl bir yapıya sahip olacağı ise henüz netlik kazanmış değil. Ancak, bu girişimin Orta Doğu'daki güç dengelerini önemli ölçüde etkileyebileceği düşünülüyor.

Bu potansiyel ittifakın bölgedeki terör örgütleriyle mücadele, sınır güvenliğinin sağlanması ve bölgesel istikrarın korunması gibi konularda iş birliğini artırması bekleniyor. Ancak, bazı uzmanlar bu tür bir oluşumun, bölgedeki mevcut gerilimleri daha da tırmandırabileceği ve yeni çatışma alanları yaratabileceği konusunda uyarıda bulunuyor.

Mısır'ın Rolü ve Beklentiler

Mısır'ın bu girişimi başlatmasındaki temel motivasyonun, ülkenin bölgesel liderlik rolünü pekiştirmek ve kendi güvenlik çıkarlarını korumak olduğu düşünülüyor. Sisi yönetiminin, "Arap NATO'su" ile bölgedeki etkisini artırmayı ve uluslararası arenada daha güçlü bir oyuncu olmayı hedeflediği belirtiliyor.

Bu girişimin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı, Arap ülkeleri arasındaki siyasi farklılıkların ve rekabetin üstesinden gelinip gelinmeyeceğine bağlı olacak. Ayrıca, uluslararası toplumun bu oluşuma nasıl bir tepki vereceği de merak konusu. Özellikle ABD, Rusya ve Avrupa Birliği gibi büyük güçlerin tutumu, "Arap NATO'su"nun geleceği açısından belirleyici olabilir.

Orta Doğu'nun karmaşık ve değişken yapısı göz önüne alındığında, Mısır'ın bu hamlesinin bölgede uzun vadeli sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor. "Arap NATO'su"nun kurulması, bölgedeki ittifakları yeniden şekillendirebilir, yeni güvenlik riskleri yaratabilir ve bölgesel istikrarı tehdit edebilir. Bu nedenle, bu girişimin yakından takip edilmesi ve analiz edilmesi büyük önem taşıyor.