Kazakistanlı psikolog Rauşan Birmagambetova, Türk dizilerinin içeriklerinin izleyiciler üzerindeki psikolojik etkileri hakkında çarpıcı açıklamalarda bulundu. Birmagambetova, dizilerde sıklıkla yer alan entrika, şiddet ve sadakatsizlik gibi unsurların, insanların farkında olmadan olumsuz davranış biçimlerini benimsemesine yol açtığını belirtti.
Türk Dizileri ve Toplumsal Etkileri
Rauşan Birmagambetova, Türk dizilerinin izleyicilerde yarattığı algı değişimine dikkat çekerek, bu tür yapımların zamanla bireylerin davranışlarını etkilediğini vurguladı. "İnsan bunları izlediğinde, farkında olmadan bunları hayatın normali olarak algılamaya başlıyor" diyen Birmagambetova, bu durumun özellikle genç nesiller üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğine işaret etti. Psikolog, dizilere bağımlı hale gelmenin beyinde olumsuz davranışlara dair sinirsel bağlantılar kurduğunu ve bunun da bireylerin yaşam tarzlarını olumsuz yönde etkileyebileceğini söyledi.
Birmagambetova'nın eleştirileri şu noktalarda yoğunlaşıyor:
- Dizilerde sıkça işlenen entrika ve dedikodu gibi konuların, izleyicilerin ilişkilerinde güvensizlik ve şüphe duygularını artırması.
- Şiddet içerikli sahnelerin, bireylerin sorun çözme yöntemlerini olumsuz etkileyerek saldırgan davranışlara yöneltmesi.
- Sadakatsizlik temalarının, evlilik ve ilişkilerde değer yargılarının zayıflamasına neden olması.
Bilinçdışı Benimseme Süreci
Psikolog, bu sürecin çoğu zaman bilinçdışı geliştiğine dikkat çekerek, "Bu dizileri izleyen kişiler, zamanla izledikleri karakterlerin tutumlarını kendi yaşamlarında da benimsemeye başlıyor. Bu da bireysel ve toplumsal düzeyde olumsuz sonuçlar doğurabiliyor" değerlendirmesinde bulundu. Bu durum, özellikle rol model arayışında olan gençler için büyük bir risk oluşturuyor. İzledikleri karakterleri idealize eden gençler, onların olumsuz davranışlarını da normalleştirebilir ve kendi hayatlarına entegre edebilirler.
Medyanın Sorumluluğu
Birmagambetova'nın açıklamaları, medyanın toplumsal sorumluluğunu bir kez daha gündeme getiriyor. Özellikle televizyon dizileri gibi geniş kitlelere ulaşan yapımların, içeriklerinin dikkatle seçilmesi ve olumlu mesajlar içermesi büyük önem taşıyor. Aksi takdirde, bu tür yapımlar, toplumun değer yargılarını zedeleyebilir, bireylerin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir ve toplumsal sorunların artmasına neden olabilir. Bu nedenle, yapımcıların ve senaristlerin, dizilerin potansiyel etkilerini göz önünde bulundurarak daha yapıcı ve eğitici içerikler üretmeye özen göstermesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Kazak psikolog Rauşan Birmagambetova'nın Türk dizilerine yönelik eleştirileri, medyanın toplum üzerindeki etkisini bir kez daha gözler önüne seriyor. Dizilerde yer alan olumsuz içeriklerin, izleyicilerin davranışlarını ve değer yargılarını etkileyebileceği gerçeği, yapımcıların ve senaristlerin daha sorumlu davranmasını gerektiriyor. İzleyiciler de bilinçli bir şekilde dizi seçimi yaparak, kendi psikolojik sağlıklarını koruyabilir ve toplumsal değerlerin korunmasına katkıda bulunabilir.