Bu yazıda, İslam dünyasının içinde bulunduğu zor durumu, bir hadis-i şerif ve bir şiir üzerinden analiz edeceğiz. Vehn hastalığı olarak adlandırılan bu durumun, ümmetin "O-Nur-Suzluk" olarak tanımlanan bir eksikliğinden kaynaklandığı iddia ediliyor. Peki, bu iddia ne kadar doğru? İşte detaylar...
Vehn Hastalığı Nedir?
Vehn, Arapça kökenli bir kelime olup, zayıflık, güçsüzlük, gevşeklik gibi anlamlara gelir. İslam literatüründe ise, dünya sevgisi ve ölüm korkusu nedeniyle Müslümanların zayıflaması, birlik ve beraberliklerini kaybetmesi, manevi değerlerinden uzaklaşması gibi durumları ifade etmek için kullanılır. Bu durum, bir hastalık gibi ümmeti içten içe kemirerek, onu güçsüz ve etkisiz hale getirir.
Peygamber Efendimiz (sav), ümmetinin bu duruma düşeceğini haber vermiş ve şöyle buyurmuştur: "Ümmetlerin, yemek yiyenlerin kabına üşüştüğü gibi, sizin üzerinize üşüşmeleri yakındır." Bir sahabe sordu: "O gün biz azınlıkta mı olacağız?" Peygamber Efendimiz (sav) cevap verdi: "Hayır, bilakis o gün siz çok olacaksınız. Ancak sizler selin önündeki çer çöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı olan korkuyu söküp alacak ve sizin kalbinize vehn atacaktır." Sahabeler tekrar sordu: "Vehn nedir ya Resulallah?" Peygamber Efendimiz (sav) cevap verdi: "Vehn, dünyayı sevmek ve ölümü kerih görmektir." (Ebu Davud, Melahim, 5)
"O-Nur-Suzluk" Ne Anlama Geliyor?
"O-Nur-Suzluk" ifadesi, onurunu kaybetme, izzetini yitirme, değerlerinden vazgeçme gibi anlamlara gelir. Ümmetin vehn hastalığına yakalanması, onun "O-Nur-Suzluk" durumuna düşmesine neden olur. Bu durum, Müslümanların kendi değerlerine sahip çıkmaması, başkalarının kültürlerini taklit etmesi, adaletsizliklere sessiz kalması, zulme karşı durmaması gibi davranışlarla kendini gösterir.
Bu konuda bir şiir şöyle der:
"Yüksel ki yerin bu değildir; Yerler ayaklar altında çiğnenir! Sen âlemlere rahmet olarak gönderildin, Sen böyle horlanamazsın!"
Vehn Hastalığından Nasıl Kurtulunur?
Vehn hastalığından kurtulmanın yolu, öncelikle bu hastalığın farkına varmaktan geçer. Müslümanlar, kendi içlerine dönerek, dünya sevgisi ve ölüm korkusu gibi zaaflarından arınmalı, manevi değerlerine yeniden sarılmalı, birlik ve beraberliklerini güçlendirmelidir. Ayrıca, adaletsizliklere karşı sesini yükseltmeli, zulme karşı durmalı, kendi kültürünü korumalı ve geliştirmelidir.
- İslam'ın temel prensiplerine sıkıca bağlı kalınmalı.
- Dünya sevgisi yerine ahiret bilinci geliştirilmeli.
- Ölüm korkusu yerine Allah'a tevekkül edilmeli.
- Birlik ve beraberlik ruhu yeniden canlandırılmalı.
- Adaletsizliklere karşı ses çıkarılmalı.
Unutmayalım ki, ümmetin kurtuluşu, her bir ferdin kendi nefsini ıslah etmesiyle başlar. Ancak bu şekilde, "O-Nur-Suzluk" zincirlerini kırabilir, yeniden izzetimize kavuşabilir ve dünyaya örnek bir toplum olabiliriz.