Öteden beri Türk toplumunda ölüye verilen değer büyüktür. Cenaze defin ve taziye süreçlerinde ölüye saygı göstermek, onu iyilikle anmak önemli bir yer tutar. Ancak son zamanlarda bu geleneklerde bazı değişiklikler gözlemleniyor. Özellikle "Ruhuna alkış" gibi yeni söylemler, hem şaşkınlık yaratıyor hem de tartışma konusu oluyor. Bu durum, örf, adet ve geleneklerimizin nasıl bir değişim içinde olduğunu gözler önüne seriyor.

Cenazelerde Neler Oluyor?

Geleneksel olarak cenazelerde Kur'an-ı Kerim okunur, Fatiha Suresi ile ölen kişinin ruhuna bağış yapılır. Bu, ölen kişiye duyulan özlem, saygı ve sevginin bir ifadesidir. Peygamber Efendimiz'in (S.A.S.) cenazeye Fâtiha Sûresi'ni okuduğu ve bunu tavsiye ettiğine ilişkin hadisleri de bu durumu destekler niteliktedir. Ancak günümüzde cenazelerde farklı uygulamalarla karşılaşmak mümkün:

• Zaman zaman cenazeyi alkışlarla götürmek ve defnetmek
• "Işıklar içinde uyu." demek
• Şarkılı türkülü defin etmek
• Mum yakmak

Bu uygulamalar, geleneksel cenaze ritüellerinden oldukça farklı ve tartışmalı. Peki, bu değişimlerin sebebi ne?

"Ruhuna Alkış" Nereden Çıktı?

"Ruhuna alkış" söylemi, son zamanlarda duyulmaya başlanan ve büyük şaşkınlık yaratan bir ifade. Bu söylem, geleneksel Türk-İslam anlayışına tamamen aykırı. Ölüye saygı göstermenin yolu alkışlamak değil, dua etmek ve ruhuna bağış yapmaktır. Bu nedenle, "Ruhuna alkış" söylemi, kültürel değerlerimizle çelişen ve kabul edilemez bir durumdur.

Bu türden söylemler ve davranışlar, aslında "şeytana pabucu ters giydirmek" deyimini hatırlatıyor. Yani, o kadar kurnazca ve alışılmadık ki, şeytan bile bu duruma şaşırıyor. Müslüman toplumun bu türden söylemlere nasıl tepki vereceği ise merak konusu.

Unutmayalım ki, ölen kişiye duyduğumuz saygı ve sevgi, onu alkışlamakla değil, ona dua etmekle gösterilir. Gelin, geleneklerimize sahip çıkalım ve ölülerimizi dualarla analım.