Afgan Madenci Davası İstinafta! Gerçekler Ortaya Çıkacak Mı?
Son Dakika

Afgan Madenci Davası İstinafta! Gerçekler Ortaya Çıkacak Mı?


27 April 20255 dk okuma16 görüntülenmeSon güncelleme: 05 July 2025

Zonguldak'ta 2023 yılının Kasım ayında meydana gelen ve büyük yankı uyandıran Afgan madenci Vezir Mohammad Nourtani'nin ölümüyle ilgili davada verilen karar, ailesinin avukatı tarafından istinafa taşındı. "İştirak halinde kasten öldürme" suçundan yargılanan sanıklar, "taksirle öldürme" ve "delil karartma" gibi suçlardan farklı cezalara çarptırılmıştı. Ancak Nourtani'nin ailesi, kararın yetersiz olduğunu düşünerek adaletin sağlanması için bir üst mahkemeye başvurdu.

İstinaf Başvurusunda Dikkat Çeken İddialar

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi'ne sunulan 37 sayfalık istinaf başvurusunda, hem usul hem de esas yönünden itirazlar dile getirildi. Avukat Kerim Bahadır Şeker, sanıkların ve avukatlarının çelişkili beyanlarda bulunduğunu, olay yerindeki delillerin karartıldığını ve maktulün ölüm saatinin belirlenememesinin şüphe uyandırdığını vurguladı. Başvuruda yer alan bazı önemli iddialar şunlar:

  • Sanıkların panik halinde olduklarını iddia etmelerine rağmen, soğukkanlılıkla cesedi battaniyeye sarıp ormanlık alana götürmeleri ve kamera kayıt cihazının yönünü değiştirmeleri.
  • Adli tıp raporunda maktulün kesin ölüm saatinin belirlenememesi ve sanıkların çelişkili ifadeleri.
  • Koç Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından hazırlanan raporda, normalde yanarak ölen bir kişinin solunum yollarında kurum (is) birikmesi beklenirken, Nourtani'nin soluk borusunda is ve kanında karboksihemoglobin bulunmamasının "ölüyken yakıldığı" anlamına kesin olarak gelmeyeceği tespiti.

"Diri Diri Yakılmış Olma İhtimali Kuvvetli"

Avukat Şeker, istinaf başvurusunda Koç Üniversitesi raporuna dikkat çekerek, "Bu yorum maktulün yakılırken nefes alıyor durumda olabileceğini ortaya koymuştur. Maktul Nourtani’nin diri diri yakılmış olma ihtimali kuvvetlidir" ifadelerini kullandı. Şeker, mahkemenin bu raporu göz ardı ettiğini ve taksirle ölüm iddiasını çürüttüğünü savundu. Eğer Nourtani yaralı haldeyken yakıldıysa, bunun artık iş kazası sonucu ölüm değil, kasten öldürme olduğunu vurguladı.

İstinaf dilekçesinde ayrıca Yargıtay'ın, öldürme eyleminin yakma suretiyle gerçekleştirilmesinin "canavarca hisle" öldürme olarak değerlendirildiğine ilişkin kararına da atıfta bulunuldu. Dilekçede, "Bir insanı yakmaya teşebbüs etmek veya yakmak, başlı başına kasten öldürme suçunun bir parçası veya devamı olarak görülmelidir. Mahkeme, yakma eylemini cezasız bırakmıştır. Nitekim hükümde yakmaya dair ayrı bir ceza verilmemiştir. Bu canavarca hisle öldürme halinin göz ardı edilmesi anlamına gelir" denildi.

Böbrek İddiası ve Yeni Bulgular

İstinaf dilekçesinde, Nourtani'nin ölümünden yaklaşık bir hafta önce aileye "böbrek teklifi" geldiği ve dosyaya sonradan gelen otopsi ve adli tıp raporuna göre maktulün sol böbreğinin bulunmadığının tespit edildiği belirtildi. Raporda, "Yanma neticesinde iç organlarda tahribat olduğu belirtilse de sol böbreğin akıbeti belirsiz kalmıştır. Bu durumda maktulün böbreğinin ölüm öncesi alınıp alınmadığı ciddi şüphe konusu haline gelmiştir. Eğer maktulün böbreği alındıysa, öldürme fiilinin motivasyonu büsbütün değişir. Bu artık bir iş kazasını örtbas etme meselesi olmaktan çıkar, organ ticareti veya organ temini amacıyla insan öldürme gibi son derece vahim bir kategoriye girer" ifadeleri yer aldı.

Bu yeni bulgular, davanın seyrini değiştirebilecek nitelikte. Eğer Nourtani'nin böbreği ölümünden önce alındıysa, bu durum olayın sadece bir iş kazası sonucu ölüm olmadığını, çok daha vahim bir suçun işlenmiş olabileceğini gösteriyor. İstinaf mahkemesi, bu iddiaları dikkate alarak davanın yeniden incelenmesine karar verebilir.

Afgan madenci Vezir Mohammad Nourtani'nin ölümüyle ilgili dava, istinaf başvurusuyla birlikte yeni bir boyut kazandı. Aile avukatının sunduğu deliller ve iddialar, olayın aydınlatılması ve adaletin sağlanması için önemli bir fırsat sunuyor. İstinaf mahkemesinin vereceği karar, hem Nourtani'nin ailesi için bir umut ışığı olacak hem de benzer olayların yaşanmasının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşıyacak.