
Diyanet'ten Kuran Meallerine Sansür İddiası! Mealler İmha mı Edilecek?
Diyanet İşleri Başkanlığı'na ilişkin düzenlemeler içeren bir kanun teklifi, Kuran meallerine yönelik olası bir sansür tartışmasını alevlendirdi. Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edilen teklife göre, Diyanet'in "sakıncalı" bulduğu mealleri toplatma ve imha etme yetkisi alabileceği iddia ediliyor. Bu durum, kamuoyunda büyük bir endişe ve tartışma yaratmış durumda.
Diyanet'in Yeni Yetkileri Neler?
Kanun teklifinde yer alan maddeye göre, Diyanet İşleri Başkanlığı'na üç önemli konuda yetki devri yapılıyor. Bunlardan en dikkat çekeni, Kuran meallerinin kamu kurum ve kuruluşlarınca resen incelenmesi veya incelettirilmesi. Bu düzenleme ile Diyanet, istediği herhangi bir meali kendisi inceleyebileceği gibi, dışarıdan bir kuruluşa da inceletebilecek.
Teklifin en tartışmalı kısmı ise, "İslam dininin temel nitelikleri açısından sakıncalı olduğu kurul tarafından tespit edilen meallerin" basım ve yayımının durdurulabilmesi. Eğer bu tür yayınlar internet ortamında yer alıyorsa, içeriğin kaldırılması veya erişimin engellenmesi kararı verilebilecek. Bu kararlara karşı 2 hafta içinde itiraz hakkı bulunsa da, itiraz süreci yayınların toplatılması, içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesi işlemlerini durdurmayacak.
Toplatma ve imhaya konu olan yayınlar, karara süresi içinde itiraz edilmemesi veya yapılan itirazın reddedilmesi durumunda imha edilecek. Bu durum, Diyanet'in Kuran mealleri üzerindeki denetim yetkisini önemli ölçüde artırabileceği ve farklı yorumların sansürlenmesine yol açabileceği endişesini beraberinde getiriyor.
Sansür İddialarına Tepkiler
Söz konusu kanun teklifi, farklı kesimlerden tepkilere neden oldu. Eleştiriler, Diyanet'in bu yetkiyi kullanarak farklı düşünceleri ve yorumları baskı altına alabileceği, ifade özgürlüğünü kısıtlayabileceği ve dini yayıncılık alanında tek tip bir anlayışın hakim kılınmaya çalışılacağı yönünde yoğunlaşıyor. Özellikle sosyal medyada, "Diyanet sansürü", "Kuran meallerine yasak" gibi etiketlerle tepkiler dile getiriliyor.
Kanun teklifini savunanlar ise, Diyanet'in amacının İslam dininin doğru anlaşılmasını sağlamak, yanlış ve yanıltıcı bilgilerin yayılmasını engellemek olduğunu belirtiyorlar. Ayrıca, bu tür düzenlemelerin diğer ülkelerde de mevcut olduğunu ve Diyanet'in yetkilerini kötüye kullanmayacağını savunuyorlar. Ancak, eleştirilerin odağında, Diyanet'in "sakıncalı" olarak nitelendireceği meallerin hangi kriterlere göre belirleneceği ve bu sürecin şeffaf bir şekilde yürütülüp yürütülmeyeceği soruları yer alıyor.
Bu tartışmalar sürerken, kanun teklifinin Meclis Genel Kurulu'nda nasıl bir süreç izleyeceği ve hangi değişikliklerle kabul edileceği merakla bekleniyor. Diyanet'in Kuran mealleri üzerindeki denetim yetkisinin artırılması, Türkiye'deki dini yayıncılık ve ifade özgürlüğü açısından önemli sonuçlar doğurabilecek bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
Sonuç olarak, Diyanet'e verilen bu yetki, Kuran meallerinin farklı yorumlanması ve yayılması konusunda bir sınırlama getirebilir. Bu durum, dini özgürlükler ve düşünce çeşitliliği açısından önemli bir dönüm noktası olabilir. Teklifin yasalaşması halinde, Türkiye'deki dini yayıncılık alanında daha sıkı bir denetim ve tek tip bir anlayışın hakim kılınması riski bulunuyor.










