İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarının ardından gerçekleşen izinsiz gösterilere katılan 139 şüpheli hakkında dava açıldı. Şüphelilerden 104'ü tutuklu bulunuyor ve her biri için 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Bu gelişme, İBB'deki soruşturmaların ve sonrasındaki protestoların hukuki boyutunu gözler önüne seriyor.

Protestoların Arka Planı

İBB'ye yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmaları, kamuoyunda geniş yankı uyandırmıştı. Soruşturmaların ardından çeşitli gruplar, İstanbul'un farklı noktalarında izinsiz gösteriler düzenledi. Bu gösterilere katılan ve güvenlik güçleri tarafından gözaltına alınan 139 kişi hakkında, "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen dağılmama" suçundan dava açıldı. Dava süreci, hem İBB'deki soruşturmaların seyrini hem de protesto hakkının sınırlarını tartışmaya açacak gibi görünüyor.

Davanın Muhtemel Etkileri

Açılan dava, sadece sanıkların geleceğini değil, aynı zamanda siyasi arenayı da etkileyebilir. İBB'ye yönelik soruşturmaların ve protestoların hukuki zeminde devam etmesi, kamuoyunun konuya olan ilgisini canlı tutacak. Dava sürecinde ortaya çıkacak deliller ve tanık ifadeleri, soruşturmaların seyrini değiştirebilir ve yeni gelişmelere yol açabilir. Bu durum, yerel seçimler öncesinde siyasi partilerin stratejilerini de etkileyebilir.

Türkiye'de Protesto Hakkı ve Sınırları

Türkiye'de protesto hakkı, Anayasa ile güvence altına alınmıştır. Ancak bu hakkın kullanımı, belirli yasal düzenlemelere tabidir. İzinsiz gösteri düzenlemek veya yasal uyarılara rağmen dağılmamak, suç olarak kabul edilmektedir. Bu dava, protesto hakkının sınırları ve yasal düzenlemelerle olan ilişkisi konusunda önemli bir örnek teşkil ediyor.

• Anayasa'nın 34. maddesi toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını güvence altına alır.
• 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu, bu hakkın kullanımına ilişkin usul ve esasları düzenler.
• İzinsiz gösteri düzenlemek, bu kanuna aykırılık teşkil eder.

Türkiye'de ifade özgürlüğü ve toplanma özgürlüğü sıkça tartışılan konular arasında yer alıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bu hakların kullanımında devletin müdahalesinin sınırlarını belirleyen önemli kararlar vermiştir. Bu dava da, AİHM kararları ışığında değerlendirilebilir.

İBB protestolarına katılan 139 sanığın yargılanması, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ve toplanma hakkı tartışmalarına yeni bir boyut kazandıracak. Dava sürecinin nasıl ilerleyeceği ve mahkemenin vereceği karar, hem sanıkların geleceğini hem de siyasi atmosferi etkileyecek. Kamuoyu, bu önemli davanın seyrini yakından takip etmeye devam edecek.